SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

LUKATA BAHSİ

<< 48 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF’İN DEVAMI:

 

14 - (48) حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا ليث عن سعيد بن أبي سعيد، عن أبي شريح العدوي؛ أنه قال:

 سمعت أذناي وأبصرت عيناي حين تكلم رسول الله صلى الله عليه وسلم. فقال (من كان يؤمن بالله واليوم الآخر، فليكرم ضيفه جائزته). قالوا: وما جائزته؟ يا رسول الله! قال (يومه وليلته. والضيافة ثلاثة أيام. فما كان وراء ذلك فهو صدقة عليه). وقال (من كان يؤمن بالله واليوم الآخر فليقل خيرا أو ليصمت).

 

{14}

Bize Kuteybetü'bnü Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Leys, Saîd b. Ebî Saîd'den, o da Ebû Şüreyh El-Adevî'den naklen rivayet etti ki, şöyle demiş :

 

ResûluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) konuşurken kulaklarım duydu ve gözlerim gördü;  buyurdular ki:

 

«Her kîm Allah'a ve son güne îmân ediyorsa misafirine caizesini ikram etsin!» Ashab:

 

— Onun caizesi nedir yâ Resûlâllah? dediler.

 

«Günü ile gecesîdir. Misafirlik üç gündür. Bundan ötesi ona sadakadır.» buyurdu. Birde:

 

«Her kim Allah'a ve son güne îmân ediyorsa (ya) hayır söylesin yahut sussun!» buyurdular.

 

 

15 - (48) حدثنا أبو كريب محمد بن العلاء. حدثنا وكيع. حدثنا عبدالحميد بن جعفر عن سعيد بن أبي سعيد المقبري، عن أبي شريح الخزاعي، قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم (الضيافة ثلاثة أيام. وجائزته يوم وليلة. ولا  يحل لرجل مسلم أن يقيم عند أخيه حتى يؤثمه). قالوا: يا رسول الله! وكيف يؤثمه؟ قال (يقيم عنده، ولا  شيء يقريه به).

 

{15}

Bize Ebû Kureyb Muhammed b. El-Alâ' rivayet etti. (Dediki): Bize Vekî' rivayet etti. (Dediki): Bize Abdülhamîd b. Cafer, Said b. Ebî Saîd EI-Makburî'den, o da Ebû Şüreyh El-Huzâî'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Misafiriik üç gündür. Misafirin caizesi de bir gün bir gecedir. Müslüman bîr adama dîn kardeşinin yanında onu günaha sokacak kadar (fazla) kalması helâl olmaz!..» buyurdu. Ashâb:

 

— Yâ Resûlâllah, onu nasıl günaha sokar? dediler.

 

«Onun yanında oturur kalır; kendisini ağırlayacak bir şeyi de yoktur!» buyurdular.

 

 

16 - (48) وحدثناه محمد بن المثنى. حدثنا أبو بكر (يعني الحنفي). حدثنا عبدالحميد بن جعفر. حدثنا سعيد المقبري؛ أنه سمع أبا شريح الخزاعي يقول: سمعت أذناي وبصر عيني ووعاه قلبي حين تكلم به رسول الله صلى الله عليه وسلم. فذكر بمثل حديث الليث. وذكر فيه (ولا يحل لأحدكم أن يقيم عند أخيه حتى يؤثمه) بمثل ما في حديث وكيع.

 

{16}

Bize bu hadîsi Muhammed b. El-Müsennâ da rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Bekir (yâni El-Hanefî) rivayet etti. (Dediki): Bize Abdülhamîd b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Saîd El-Makburî ri­vayet etti. Kendisi Ebû Şüreyh El-Huzâî'yi şöyle derken İşitmiş:

 

«Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunu söylerken kulaklarım duydu, gözüm gördü ve kalbim belledi...»

 

Müteakiben râvi, Leys'in hadîsi gibi nakletmiştir. Bu hadîste o Vekî'in hadîsinde olduğu gibi:

 

«Hiç birinize dîn kardeşinin yanında onu günaha sokacak kadar katması helâl olmaz!» cümlesini de zikretti.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhâri «Kitâbü'l-Edeb»ve «Kitabu'r-Rikaak»da; Ebû Dâvûd «El-Et'ime»de;  Tirmizî «Kitâbu'l-Birrde; Nesai -Rikaak»da; ibni Mâce de «Kitabul-Edebde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.

 

Hz. Ebû Şüreyh'in rivayetine: «Kulaklarım duydu; ve gözlerim gördü...» sözleri ile başlaması te'kîd içindir.

 

Caize: Bahşiş demektir. Bu kelime geçiş mânâsına gelen cevazdan alınmıştır. Çünkü caize misafirin o haneye uğramasına karşılık bir mükâfattır. Hadîs-i şerifte bu mükafatın bir günle bir gece misafir kalmaktan ibaret olduğu bildiriliyor.

 

Hattâbî'nin beyanına göre bunun mânâsı şudur: Ev sahibi misafirine bir gün bir gece fazla ikramda bulunur. Misafirlik üç gün olduğuna göre son iki günde fazla külfete gitmeyerek ne bulursa onu ikram eder. Üç gün geçti mi artık misafirin hakkı bitmiştir. Daha fazla kalırsa kendisine yedirilen sadaka olur.

 

Herevî diyor ki: Hane sahibi misafire üç gün bakar; sonra ona bir gün bir gecelik yol azığını verir. Caize budur. Bunun en çoğu bir konaktan bir konağa yetecek kadar olur.» Mâmâfîh caizenin üç günlük misafirlikte dahil olup olmadığı ulemâ arasında ihtilaflıdır. Dahildir denirse bu hususta Hattabî'nin beyân ettiği şekilde hareket edilir. Değil dersek, caize üç günden evvel mi sonra mı olacak? suali ortaya çıkar. Babımızın birinci rivayetine bakılırsa caize üç günlük misafirlikten evveldir. Fakat yine babımızın ikinci rivayetinden anlaşıldığına göre caize misafirlik günlerinden sonra yapılacaktır. îmam Mâlik'ten üç günden evvel olduğuna dair rivayet vardır.

 

îbni Battal şöyle diyor: «Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) misafirlik meselesini üç kısma ayırmıştır. Hane sahibi ilk gün misafire i'zâz ve ikramda bulunur; ikinci gün tekellüf gösterir; üçüncü gün ne bulursa onu yedirîr. Üçüncü günden sonra artık sadakada olduğu gibi muhayyerdir.»

 

Gitmek bilmeyen misafirin hâne sahibini günaha sokması, onun kendisini gîbet etmesi yahut üzücü bir harekette veya sû-i zanda bulunması ile olur. Ancak bu hal üç günden sonra hane sahibinden bir teklif görmeyen misafire mahsûstur. Hane sahibi misafirine daha fazla kalmasını teklif eder yahut misafir onun bundan hoşnut kalacağını tahmin ederse, fazla kalmakta bir beis yoktur. Hoşnut kalıp kalmıyacağı şüpheli ise izinsiz kalması hadîsin zahirine göre helâl değildir.

 

«Yâ hayır söylesin, yahut sussun!» cümlelinin îzâhı iman bahsinde geçmişti. Bu cümlede hayrı, şerri olmayan lüzumsuz sözlerden kaçınılması gerektiği sarahaten bildirilmektedir. Çünkü bazan mubah söz, harama müncer olur. Bunun her gün birçok örnekleri görülmektedir.